Zât-ı Hak’da mahremi irfan olan anlar bizi, İlm-i sırda bah-i bî-pâyân olan anlar bizi, Bu fenâ gülzârına bülbül olanlar anlamaz, Vech-i bâkî hüsnüne hayrân olan anlar bizi, Katre nice anlasın, umman olan anlar bizi,“Gel ey bir danecik gaib, gel ey bir danecik mevcut”
30 Aralık 2012 Pazar
29 Aralık 2012 Cumartesi
Sabah Duası
Güneşin pembeliğiyle doğan, saflığıyla süzülen, herkese nasip olmayan mutluluk denen o en güzel duygu sizle olsun....
Cehennemdeki Kadınlar
İbni Abbas radıyallahü anh anlatıyor:
Peygamber aleyhisselâm zamanında güneş tutulmuştu. Allah'ın Resulü namaz kılıp uzun uzun kıyamda kaldı.
Bundan sonra Peygamberimiz şöyle buyurdu:
— Muhakkak güneş ile ay Allah'ın âyetlerinden birer âyettir. Hiç bir kimsenin ölümü ve yaşaması için tutulmazlar; şu halde tutulduklarını görünce Allah'ı zikrediniz.
İnsanlar dediler ki:
— Ey Allah'ın Resulü, durduğun yerde bir şey almaya uzanmış olduğunu, sonra da irkilip geri çekildiğini gördük. Bunun üzerine Peygamber aleyhisselâm:
— Katî olarak Cenneti gördüm de, bir salkım üzüm yakaladım. Koparmaya muvaffak olsaydım, dünya durduğu sürece ondan yiyebilecektiniz. Bana Cehennemde gösterildi. Şu anda gördüğüm manzaradan daha kötü hiç bir manzara görmedim. Cehennemdekilerin çoğunu da kadınlardan gördüm, buyurdu.
— Ey Allah'ın Resulü, ne sebeble onların çoğu kadınlardandır? diye sordular da, Peygamber aleyhisselâm:
— Küfürleri sebebiyle, cevabında bulundu.
— Allah'a mı küfrediyorlar? diye yine sordular. Peygamber aleyhisselâm:
— Kocalarına ve kendilerine yapılan nimete küfrediyorlar; onlardan birine dünyayı versen, yahud ömrü boyunca iyilikte bulunsan, yine senden hoşlarına gitmeyen bir şey görünce, senden hiç bir zaman hayır görmedim, derler, buyurdu.
(Buharî, Müslim, Neseî)
Zekat Vermeyenin Hali
Ebû Hüreyre radıyallahü anh, Peygamber aleyhisselâmın zekâtını vermeyenler hakkında şöyle buyurduğunu anlatıyor:
Kim Allah kendisine mal vermiş de zekâtını vermemişse, zekâtı verilmemiş olan o malı, kıyamet gününde, iki gözü üzerinde iki siyah nokta bulunan korkunç ve zehirli erkek bir yılan suretine konulur ve bu korkunç yılan kıyamet gününde mal sahibinin boynuna sarılır. Sonra, ağzı ile sahibinin çenelerini iki tarafından yakalar Ve:
— Ben senin malınım, ben senin hazinenim! der.
Peygamber aleyhisselâm bunu anlattıktan sonra Âl-i Imran Sûresi'nden şu âyeti kerimeyi okur:
— Sakın Allah'ın kendilerine ihsan buyurduğu nimetlerden başkasına vermekte bahillik gösteren kimseler bunun kendileri hakkında hayırlı olduğunu zannetmesinler, aksine bu, onlar hakkında bir serdir. Bahillik yaptıkları şey, kıyamet gününde boyunlarına dolanacaktır.
(Buharî, Müslim, Ebû Davud, Tirmizî, Nesei)
27 Aralık 2012 Perşembe
Noelin İSLAM'da Yeri
Malum yılbaşı yaklaştı..yilbaşında noeli kutlamak islam dininde ki yeri nedir?,,inşallah Ayet ve hadislerle yararlı olur..
Hepimiz Müslümanız Elhamdülillâh. Ama hepimiz Müslümanlığımızın icabını yaşamıyoruz maalesef..
Bir Müslüman yeni yıl için, sayılı ömür senelerinin birinin daha bitmesi, ölüm denen kesin âkıbete biraz daha yaklaşılması, gençlik günlerinin tükenip, ihtiyarlık demlerinin gelmesi.Nitekim her yılbaşında siyah saçlara biraz daha aklar düşüyor, akların sayısı da biraz daha çoğalıyor diye düşünmelidir…
Öyle ise, böyle gecelerde daha çok sefalete, daha çok sefahete düşmek yerine; daha çok âhirete, daha fazla ebedî âleme meyili olmak lâzımdır. Zira bu hızlı gidiş,ister ikrar et, ister inkâr kabire, öteki dünyaya doğrudur..
İslamda noeli kutlamak asla caiz değildir. Bir zaruret olursa, caiz olur.
"Iyilik ve takva konusunda yardımlaşın, günah ve haddi aşmada yardımlaşmayın ve Allah`tan korkup sakının..." (Mâide, 5/2. )
Zulüm yapanlara en ufak bir meyil göstermeyin, yoksa size ateş dokunur. Sizin Allah`tan başka velileriniz de yoktur, sonra yardım da göremezsiniz. (Hûd, 11/113.)
"Kim bir kavme (topluluğa) benzemeye çalışırsa o, onlardandır." ( Ebu Davud, libas)
Amr b. Şuaybin babasından, onun da dedesinden yaptığı rivayete göre Rasulullah (s.a.) efendimiz.
"Bizden başkasına benzemeye çalışan, bizden değildir" (Tirmizi, istizan 7) buyururlar.
Dolayısıyla Yahudi ve Hıristiyanlar bizden olmadıklarına göre onlara benzemeye özenmemeliyiz.
Ebu Hüreyre’nin naklettiği bir hadiste Peygamber (s.a.) şu şekilde buyurur:
"Yahudi ve Hıristiyanlara benzemeye özenmeyiniz." (Tirmizi, istizan 7, edep 41)
Kişi bu tür günleri kutlayarak, sorduğumuz zaman ümmeti olmakla övündüğü peygamberi değil aksine savaştığı necis kafirleri örnek almış ve benzemiş olur (Buhari)
Ömer b. Hattab (r.a.) şöyle dedi Acemlerin rumuzlu sözlerini öğrenmeyin. Bayramlarında müşriklerle birlikte kiliselerine girmeyin. Çünkü Allah'ın gazabı onların üzerine iner.. Beyhaki 'Sunenu'l-Kubra: 9/234
Abdullah b. Amr dedi ki: Kim Acemlerin ülkesinde kalırda, onların yeni yıllarını ve mihricanlarını (bayram, festival ve galalarını) kutlayarak onlara benzer ve bu hal üzereyken ölürse, Kıyamet Gününde onlarla birlikte haşr olunur..
Kim bir kavmin topluluğun karartısını çoğaltırsa o da onlardandır. Ve kim bir kavmin amelinden razı olursa onların amellerinde ortaktır hadisi şerifte kim hiristiyan yahudi musevi vs toplumlarının adetlerinde bayramlarında kutlamalarında yanlarında olur onların yaptıklarını yapar sayılarını çoğaltır yada yaptıkları işi onaylar rıza gösterir ise o kişi onlardandır buyuruluyor.. yani bizden değil biz kimiz müslüman bizden olmayan ne olur bu noktaya dikkat çekiliyor.. İbni kesir Cami’u-Mesanid ve's-Sünen hadis no: 589
Rasulullah (s.a.v.), müslümanları namaza nasıl davet edeceği konusuna çok önem gösterdi. (Ashabıyla istişarede bulundu). Kendisine, yahudilerin yaptığı gibi boru çalınmasını teklif ettiler.
Bu, onun hoşuna gitmedi ve O, yahudilere aittir buyurdu. Bunun üzerine hristiyanlara ait çanı hatırlattılar O da hristiyanlara aittir diyerek hoş karşılamadığını belirtti...Ebu Davud Salat:
Sizden kim onları (HİRİSTİYAN VE YAHUDİLERİ) dost edinirse, oda onlardandır(Maide: 51)
"Müşriklerle sıkı ilişkiler içersine girmekten ve kiliselerindeyken yanlarına gitmekten sakinin."(hz.Ömer)
Batı ülkelerinde olduğu gibi, yabancı kadın ve erkeklerin bir arada toplanıp dans etmeleri, çeşitli oyunlar tertiplemeleri İslâm’a göre büyük günahlardandır. Bir müslümanın onlara özenerek bu gibi şeyleri helâl kabul etmemek şartıyla yaparsa büyük günah işlemiş olur. Helal sayacak olursa, küfre girer. O halde diğer dinlerin kutsal saydığı günleri kutlamak, onların âdetlerine uymak, büyük günahlardandır.
Her zaman ne alınıyorsa onları almakta mahzur yoktur. Bu geceye ayrı bir önem vermemelidir
Müslüman her gece neleri yapıyorsa, bu gece de onları yapmalıdır! Sanki mübarek geceymiş gibi mevlid okutmak, sohbetler düzenlemek uygun değildir. Bu gecenin diğer gecelerden farkı yoktur. Bu geceye değer veriyormuş gibi hareket etmek doğru değildir. Müslüman her gece neleri yapıyorsa, bu gece de onları yapmalıdır.
24 Aralık 2012 Pazartesi
Karun'un Hadisesi
Musa Aleyhisselam'ın amcasının oğlu, bir rivayete göre eniştesi de olan Karun, Hz. Musa'ya samimi olarak inanan, gündüzleri oruç tutup geceleri ibadet eden, fakir bir kimseydi. Daha sonra çok zengin oldu. Dilimizdeki “Karun gibi zengin” sözü onunla ilgilidir.
Rivayete göre, Karun'un sadece hazinelerin anahtarları 70 ve 100 deve yükü idi.
Önceleri ibadet ve itaatına düşkün olan Karun, zengin olunca maalesef ibadetlerini önce gevşetmeye daha sonra da ihmal etmeye başladı. Kendisi çok aşırı bir zengin olduğu için, Hz. Musa ona Allah'ın emri olan zekat vermesini hatırlattı. Karun zekatını hesap edince, önüne büyük bir rakam çıktı. Bunu vermek istemedi. Musa Aleyhisselam kendisine ne kadar nasihat ettiyse de hiç kar etmedi. Zekat diye bir şey kabul etmiyordu. Hatta Musa Aleyhisselam'a karşı gelerek, kendisinin haklı olduğunu isbata çalıştı. Hz. Musa'yı söz düellosuna çağırdı. Karşılıklı konuşalım, kimin haklı olduğu ortaya çıksın diyordu.
Bir taraftan böyle söylerken bir taraftan da fahişe bir kadını kandırdı. Ona bol mal vermeyi vadederek Hz. Musa'ya iftira etmesini teklif etti. Kadın da mal ve paraya tama ederek kabul etti. Hz. Musa konuşurken müdahale edilecek ve o kadınla zina ettiği söylenecekti.
Musa Aleyhisselam konuşma sırasında "zina edenlerin taşlanarak öldürülmesi gerektiğini" söylediği sırada, Karun müdahale etti. Dedi ki:
- Ya Musa sen de zina etsen bu ceza sana da tatbik edilecek mi?
Hz. Musa, kim suç işlerse işlesin bu ceza ile cezalanacağını söyledi. Bunun üzerine Karun:
- Ya Musa, sen işte şu kadınla falan vadide zina etmişsin. İstersen kendisi söylesin, hatta karnındaki çocuk da sendenmiş, dedi.
Kadının konuşması için fahişeyi ayağa kaldırdı. Fahişe, kendisine anlatılanları konuşmak üzere ayağa kalktı. Allah'ın bir hikmeti olarak, Musa Aleyhisselam'a iftira edeceği yerde, doğruyu konuştu:
- Ey İsrail oğulları! Hz. Musa'nın bundan haberi bile yoktur. Karun, bir çok mal vermek vadiyle Musa'ya iftira etmek için bana teklifte bulundu. Musa Allah'ın peygamberidir. Ona bu iftirayı atmaktan Allah'tan korkarım.
Musa Aleyhisselam, bunun üzerine celallendi. Karun'a:
- Ey Allah'ın düşmanı! Bunları, zekat vermemek için mi yapıyorsun? Beni mahcup etmekle gayen nedir? dedi. Daha sonra Hz. Allah'a iltica ederek:
- Allah'ım, Karun'un yaptıklarını sen biliyorsun, dedi ve onun aleyhinde duaya başladı.
O sırada Cebrail Aleyhisselam:
- Ya Musa, Allah yeri senin emrine verdi, dedi. Musa Aleyhisselam da yere emrederek şöyle buyurdu:
- Ey yer, bunu yut.
Toprak, bunun üzerine Karun'u önce dizlerine kadar, sonra yavaş yavaş tamamen yutmaya başladı. Karun bu arada Musa Aleyhisselam'a yalvardıysa da Hz. Musa hiç aldırmadı. Böylece, adamlarıyla beraber gömüldü gitti.
Bundan sonra Hz. Allah Musa Aleyhisselam'a I)uyurdu ki:
- Ey Musa, Karun sana dört defa yalvardı, sen kabul etmedin. Bana hiç yalvarmadı. Eğer bana bir defa yalvarsaydı, ben onu affederdim.
Bu, Allah'ın rahmetinin genişliğini anlatır. Karun toprak tarafından yutulduktan sonra, bazıları konuşmaya başladılar:
- Musa, Karun'un mallarını ele geçirmek için onun aleyhine beddua etti ve mallarına kondu.
Bunu duyan Musa Aleyhisselam:
- Ya Rabbi, onun mallarını da yere batır, buyurdu. Karun'un malları da yere battı.
Böylece Karun'dan da mallarından da sadece acı bir hikaye kaldı. Bu hadise müslümanlar için ibretli bir hadise olarak din kitaplarına intikal etti.
Müslüman, Allah'ın kendisine verdiği az-çok ne ise ona kanaat etmelidir. Çok isteyipte, Allah'ın emirlerini unutmamalıdır. Eğer Allah'tan zenginlik isteyecekse, şöyle dua etmelidir:
Allah'ım, bana bol ol zekat vermek nasip eyle.
22 Aralık 2012 Cumartesi
Hayal Kurmak
Bu öykü, çiftlikten çiftliğe, yarıştan yarışa koşarak atları terbiye etmeye çalışan gezgin bir at terbiyecisinin genç oğluna kadar uzanır. Babasının işi nedeniyle çocuğun okul hayatı kesintilere uğramıştı. 7. sınıftayken, büyüdüğü zaman ne olmak ve yapmak istediği konusunda bir kompozisyon yazmasını istedi hocası. Çocuk bütün gece oturup günün birinde at çiftliğine sahip olmayı hedeflediğini anlatan 7 sayfalık bir kompozisyon yazdı. Hayalini en ince ayrıntılarıyla anlattı. Hatta hayalindeki 200 dönümlük çiftliğin krokisini de çizdi. Binaların, ahırların ve koşu yollarının yerlerini gösterdi. Krokiye, 200 dönümlük arazinin üzerine oturacak 1 000 metrekarelik evin ayrıntılı planını da ekledi.
Ertesi gün hocasına sunduğu 7 sayfalık ödev, tam kalbinin sesiydi. İki gün sonra ödevi geri aldı. Kağıdın üzerinde kırmızı kalemle yazılmış kocaman bir "0" ve "Dersten sonra beni gör!" uyarısı vardı.
"Neden '0' aldım?" diye merakla sordu hocasına çocuk. "Bu, senin yaşında bir çocuk için gerçekçi olmayan bir hayal..." dedi, hocası. "Paran yok. "
" Gezginci bir aileden geliyorsun. Kaynağınız yok. At çiftliği kurmak, büyük para gerektirir. Önce araziyi satın alman lazım. Damızlık hayvanlar da alman gerekiyor. Bunu başarman imkansız!" dedi ve ekledi: "Eğer ödevini gerçekçi hedefler belirledikten sonra yeniden yazarsan, o zaman notunu yeniden gözden geçiririm." Çocuk evine döndü ve uzun uzun düşündü. Babasına danıştı. "Oğlum..." dedi babası, "Bu konuda kararını kendin vermelisin. Bu senin hayatın için oldukça önemli bir seçim!" Çocuk bir hafta kadar düşündükten sonra ödevini hiçbir değişiklik yapmadan geri götürdü hocasına. "Siz verdiğiniz notu değiştirmeyin; ben de hayallerimi.." O, 7. sınıf öğrencisi, bugün 200 dönümlük arazi üzerindeki 1 000 metrekarelik evinde oturuyor.
Yıllar önce yazdığı ödev, şöminenin üzerinde çerçevelenmiş olarak asılı.
Öykünün en can alıcı yanı şu: Aynı öğretmen, geçen yaz 30 öğrencisini bu çiftliğe kamp kurmaya getirdi. Çiftlikten ayrılırken eski öğrencisine "Bak..." dedi, "Sana şimdi söyleyebilirim. Ben senin öğretmeninken, hayal hırsızıydım. Allah' tan ki sen, hayalinden vazgeçmeyecek kadar inatçıydın."
İnsan, ideallerinin peşinden koştuğu müddetçe bir anlam ifade eder; çünkü hayatı anlamlı kılan şey kurulan hayallere ulaşmak için verilen çabadır. Şu an bulunduğu halden memnun olan, geleceğe ait yeni hayaller belirlemeyen bir insanın kendine ve topluma verebileceği çok şey yoktur. Bir başka ifadeyle, hayali olmayan bir insanın yaşamı yüktür sırtında.
21 Aralık 2012 Cuma
Yoldaki Engel
Bir
kral halkı için geniş bir yol yaptırmaya karar verdi. Yapımı tamamlanan yolu
halka açmadan önce, bir yarışma düzenlemeye karar verdi. İsteyenin bu yarışmaya
katılabileceğini ilan ettiren kral, yoldan en güzel geçecek kişiyi
belirleyeceğini söyledi.
Yarışma
günü, insanlar akın ettiler. Bazıları en güzel arabalarını, bazıları en güzel
elbiselerini getirmişti: Kadınlardan kimileri saçlarını en güzel biçimde
yaptırmıştı, kimi de yanlarında en güzel yiyecekleri getirmişti. Gençlerden
bazıları spor kıyafetler içinde yol boyunca koşmaya hazırlanıyordu.
Nihayet,
tüm gün insanlar yoldan geçtiler, fakat yolu kat edip tekrar kralın yanına
döndüklerine hepsi aynı şikayette bulundu: Yolun bir yerinde büyükçe bir taş ve
moloz yığını vardı ve bu moloz yığını yolculuğu zorlaştırıyordu.
Günün
sonunda yalnız bir yolcu da bitiş çizgisine yorgun argın ulaştı. Üstü başı toz
toprak içindeydi, ama krala büyük bir saygıyla yönelerek elindeki altın
kesesini uzattı:
‘Yolculuğum
sırasında, yolu tıkayan taş ve moloz yığınını kaldırmak için durmuştum. Bu
altın kesesini onun altında buldum. Bu altınlar size ait olmalı.’
Kral
gülümseyerek cevap verdi:
‘O
altınlar sana ait delikanlı.’
‘Hayır,
benim değil. Benim hiçbir zaman o kadar çok param olmadı.’
‘Evet’
dedi kral. Bu altınları sen kazandın, zira yarışmanın galibi sensin. Yoldan en
güzel geçen kişi sensin. Çünkü, yoldan en güzel geçen kişi, ardından gelenler
için yoldaki engelleri kaldıran kişidir.
20 Aralık 2012 Perşembe
Rabbin Seni Terketmedi..
بسم الله الرحمن الرحيم
Rahman ve Rahim olan Allah'in adiyla
وَالضُّحَى .١
وَاللَّيْلِ إِذَا سَجَى .٢
مَا وَدَّعَكَ رَبُّكَ وَمَا قَلَى .٣
1. Andolsun kuşluk vaktine
2. Ve sükûna erdiğinde geceye ki,
3. Rabbin seni bırakmadı ve sana darılmadı.
4. Gerçekten senin için ahiret dünyadan daha hayırlıdır.
5. Pek yakında Rabbin sana verecekve sen razi olacaksın.
6. O, seni yetim bulup barındırmadı mı?
7. Seni kaybolmus bulup da yol göstermedi mi?
8. Seni fakir bulup zengin etmedi mi?
9. Öyleyse yetimi sakın ezme.
10. El açıp isteyeni de sakın azarlama.
11. Ve Rabbinin nimetini minnet ve şükranla an.
بسم الله الرحمن الرحيم
Rahman ve Rahim olan Allah'in adiyla
وَالضُّحَى .١
وَاللَّيْلِ إِذَا سَجَى .٢
مَا وَدَّعَكَ رَبُّكَ وَمَا قَلَى .٣
1. Andolsun kuşluk vaktine
2. Ve sükûna erdiğinde geceye ki,
3. Rabbin seni bırakmadı ve sana darılmadı.
4. Gerçekten senin için ahiret dünyadan daha hayırlıdır.
5. Pek yakında Rabbin sana verecekve sen razi olacaksın.
6. O, seni yetim bulup barındırmadı mı?
7. Seni kaybolmus bulup da yol göstermedi mi?
8. Seni fakir bulup zengin etmedi mi?
9. Öyleyse yetimi sakın ezme.
10. El açıp isteyeni de sakın azarlama.
11. Ve Rabbinin nimetini minnet ve şükranla an.
19 Aralık 2012 Çarşamba
SAFER AYI
Efendimiz (s.a.v) bu ayda ölüm hastalığına tutulmuştur...
Safer ayında Levhi Mahfuz'dan birinci kat semaya 320.000 bela inmektedir. Bu belalar ve kazalar sene içine yayılmaktadır. Bir dahaki safer ayına kadar bu 320.000 beladan birinin size isabet etmesinden korunmak isterseniz aşağıda tarif edilen namazları kılınız tesbihatları yapınız. Aile efradınıza ve çevrenize de tavsiye ediniz. Bu namazları kılanların bir dahaki sene aynı güne kadar (üzerine kat'i yazılmış yani ALLAH Teâlâ 'nın C.C. senin üzerinde gerçekleşmesine kesin hüküm verdiği kazalar müstesna) kazalardan korunacağı rivayeti vardır.
Safer ayının ilk ve son çarşamba gününün gecesinde yani salı gecesi kılınacak namazdır; (İslam'da gece günden önce gelir. Yani Cuma gecesi Perşembe günü akşam ezanı okunduğunda giriyor)
Niyet ederken: İster Allah (c.c) Rızası için, ister Hacet Namazı niyetiyle niyetleniriz.
1 Rekât : Fatiha'dan Sonra ; 17 Kevser Sûresi
2 Rekât: Fatiha'dan Sonda; 5 İhlâs Sûresi
3 Rekât : Fatiha'dan Sonra ; 1 Felâk Sûresi
4 Rekât : Fatiha'dan Sonra ; 1 Nâs Sûresi
Safer ayının ilk ve son çarşamba günü öğlen ve ikindi namazı arasında kılınacak namazdır;
1 Rekât : Fatiha'dan Sonra ; 11 İhlâs Sûresi
2 Rekât: Fatiha'dan Sonda; 11 İhlâs Sûresi
Bu namazdan sonra 100 kere "Yâ dâfia'l-belâyâ idfâ anna'l-belâyâ fallâhü hayrun hâfizan ve hüve Erhâmü'r-Râhimin inneke alâ külli şey'in kadir" okunmalı ve dua edilmelidir.
Yine Korunmak için;
Ayet-el Kûrsi:
Evden çıkarken ve eve girerken Ayet-el Kûrsi okunmalıdır: Evden çıkarken okuyan her işinde muvaffak olur ve hayırlı işleri başarır. Evine gelince okursan iki Ayet-el Kûrsi arasındaki işlerin hayırlı olur ve fakirliğin önlenir. Bir kimse evinden çıkarken Ayet-el Kûrsi 'yi okursa Hakk Teâlâ yetmiş Meleğe emreder o kimse evine gelinceye kadar ona dua ile istiğfar ederler.
Evden çıkarken üç kere: "BİSMİLLAHİ HASBİYALLAHİ LAİLAHE İLLA HÛ ALEYHİ TEVEKKELTÜ VE HÜVE RABBİL ARŞİL AZİYM" söylenmelidir.
Safer ayında her gün mutlaka 100 kere "LA HÂVLE VELÂ KUVVETE İLLA BİLLAHİL ALİYYİL AZİYM" denilmelidir.
Günde 100 kere söyleyenden en hafifi fakirlik olmak üzere 70 çeşit bela musibet kaldırılır.
Ayrıca yine safer ayında (ve her zaman) her gün mutlaka günde 100 kere salâvat getirmek lazımdır. salâvat çok bela ve musibetleri çevirir dünya ve Ahirette kurtuluşuna sebep olur. En EFDÂL Salâvat'ı Şerife: "ALLAHÜMME sâlli âla seyyidina Muhammedin ve ve âla âlihi ve sahbihi efdâle salevatike ve adade me'lumatike ve bârik ve sellim"
ALLAH'u Teâlâ'yı devamlı zikretmek lazımdır. Zira ALLAH'u Teâlâ'yı zikretmek en büyük ibadettir belaları musibetleri çevirir. En efdal zikir "LA İLAHE İLLALLAH" dır.
Enes bin Mâlik'e RA Peygamberimizin SAV öğrettiği çok tesirli bir dua:
Bu duayı sabah (mümkünse güneş doğmadan) 3 kere ve akşam güneş battıktan hemen sonra okuyan korkmaya tek layık olan yalnız ALLAH 'tan C.C. korksun . Başta zalim devlet başkanı şeytan cin ve insanların şerrinden büyü ve efsunlardan hiçbiri ALLAH 'ın C.C. izniyle hiçbir şekilde zarar veremez. Hz Osman'dan RA bildirildiğine göre ani belalardanda korunur. Ayrıca Zehir verilse tesir etmez ALLAH 'ın izniyle (hergün okumak lazımdır): "Bismillahillezi Lâ Yedurrü meâs mihi şey-ün fil-erdi ve lâ fissemai ve hüves semiül âliym"
1- Buhârî, Kitâbu’l-Hac, H. No:777
2- Buhârî, Kitâbu’t-Tıp, H. No: 1927
18 Aralık 2012 Salı
Hesaba Çekilecek
Hz.Musa (a.s), Cenab-i Hakk a niyaz eyler:
- Ya Rabbi! Dostlarindan birini bana göster, diyerek münacaatta bulunur.Allahü Teala, Musa Aleyhisselama:
Ya Musa! Su daga çik, orada bir magara var, orada bir adam var. O magarada bulunan adam benim dostumdur, buyurur.
Hz. Musa (a.s.), daga çikar, magaraya gider. Bakar ki, magarada bir adam cansiz, takatsiz bir vaziyette kerpiçten bir yastik edinmis, yaninda bir de seccadesi var. Bir de hirkasi var. Baska hiç bir seyi yok. Yoksul mu dersen yoksul!..
Hz.Musa (a.s.):
- Ya Rabbi! Bu zat midir senin dostun?, der.
Cenab-i Hakk:
- Ya Musa; izzetim, celalim hakki için onu o sahib oldugu o bir tek hirkadan ve yastik edindigi kerpiçten hesaba çekmedikçe cennete koymayacagim!.. buyurur.
17 Aralık 2012 Pazartesi
KISSADAN HİSSE!!!
Bir adam kötü yoldan para kazanıp bununla
kendisine bir inek alır. Neden sonra yaptıklarından
pişman olur ve hiç olmazsa iyi Bir şey yapmış
olmak için bunu Hacı Bektaş Veli'nin dergahına
kurban olarak bağışlamak ister. O zamanlar
dergahlar aynı zamanda aşevi işlevi görüyordu.
Durumu Hacı Bektaş Veli'ye anlatır ve Hacı
Bektaş Veli;
-"Helal değildir" diye bu kurbanı geri çevirir.
Bunun üzerine adam Mevlevi dergahına gider ve
aynı durumu Mevlana'ya anlatır. Hz.Mevlana ise bu
hediyeyi kabul eder. Adam aynı şeyi Hacı Bektaş
Veli'ye de anlattığını ama onun kabul etmemiş
olduğunu söyler ve Hz. Mevlana'ya bunun sebebini sorar.
Hz.Mevlana şöyle der;
-"Biz bir karga isek Hacı Bektaş Veli bir şahin gibidir. Öyle her leşe konmaz. O yüzden senin bu hediyeni biz kabul ederiz ama o kabul
etmeyebilir."
Adam üşenmez kalkar Hacı Bektaş dergahına gider ve Hacı Bektaş Veli'ye Hz. Mevlana'nın kurbanı kabul
ettiğini söyleyip bunun sebebini birde Hacı
Bektaş Veli'ye sorar.
Hacı Bektaş Veli'de şöyle der;
-"Bizim gönlümüz bir su birikintisi ise
Mevlana'nın gönlü okyanus gibidir. Bu yüzden, bir
damlayla bizim gönlümüz kirlenebilir ama onun engin
gönlü kirlenmez. Bu sebepten dolayı o senin
hediyeni kabul etmiştir."
16 Aralık 2012 Pazar
BİR MÜMİN'DE BULUNMASI GEREKEN 53 KURAL
1)Yaşlılara itibar et!
2)Çocuklara merhamet et!
3)İnsanları, hastaları ziyaret et!
4)Kötü insanlardan kendini koru!
5)Takva sahipleri ile dostluk et!
6)Sultanlara karşı dikkatli ol!
7)Kimseyi hakir (küçük) görme!
8)Yanına gelenlere ''buda kimdir'' deyip alçak görme!
9)Sırrınıda önüne gelen herkese söyleme! İnsanlara hemen güvenme!
Önce onları bir iki kez dene, sır verilirmi diye!
10)Kötülerle birlik olma!
11)Bir toplumda senin sözünü dinleyen ve dinlemeyen kimseler var ise,
seni dinlemeyen kimselerin yanında sus. Seni dinleyenlere anlat!
12)Sabırlı ol!
13)Güzel ahlaklı ol!
14)Geniş yürekli ol! Sinirlenme!
15)Sana lâyık olan üst giy!
16)Güzel koku kullan!
17)İnsanları meclisine çek!
18)Gittiğin yerde salih kimseleri araştır ,bul!
19)Mütevazi ol!Onlara iyilik yap!
20)Sitemkar olma!
21)İnsalara, şahıs olarak hatalarını herzaman yüzlerine vurma! Başkasını
aracı yaparak, hatasını bildir!
22)Az birşeyde olsa, insanları yemeğine buyur et!
23)Bulunduğun yerdeki olaylardan haberi olan bir arkadaş edin! (Kim hasta,kim doğdu, kim öldü veya fesatlık varmı diye)
24)Bir fesatlık duyduğunda, o fesatlığı oradan kaldır!
25)İyi olan yerde, iyiliklerinde onlara yardım et!
26)Seni ziyaret edenide, etmiyenide ziyaret et!
27)Sana iyilik yapanada ,yapmayanada iyilik yap!
28)Seni ilgilendirmiyen şeyden uzak dur ,soruşturma!
29)İnsanlara hakkı göster!
30)Dostun hastalandığında ziyaret et, tanıdığın iyi kişileride buna teşvik
et!
31)Topluma gelen bir kişi, gelmediğinde, ne oldu diye araştır, soruştur!
32)Senden ayrılanları, seni istemiyenleride ziyaret et!
33)Sana gelmeyenede, ikram et!
34)Sana kötü konuşanlara iyi konuş!Yanında olsun olmasın.
35)Sana bir kişi gelipte, falancı senin için böyle kötü konuştu, dediğinde,
sen o kişi hakkında güzel konuş!
36)Ölen bir kişinin, diğer insanlara hakkı var ise ,sen onları öde! İnsanları
toplayıp yardımcı olamalarını sağla!
37)İnsanların güzel bir günü olduğunda kutla! Mutluluğuda, musibetide
olunca paylaş!
38)Bir dostunun üzüntüsü var ise sende onunla üzül! Karşısına geçip
gülme!
39)Yardım istendiğinde, yardım et!
40)Muhabbetli, sevgili ol!
41)Tanıdığına, tanımadığına selam ver!
42)Seni sevmeyenede selam ver!
43)Kalpleri huzurlandır!
44)Doğru olan, yalan olmayan, insanların kırılmayacağı şakalar yap!
45)Bazen onlara ikramda bulun! Bazı ufak hatalarını görmemezlikten gel,
affet!
46)Seni rahatsız edene, bunaldığını gösterme!
47)Onlardan biri gibi ol, özel muamele bekleme!
48)Kendin için istediğin iyiliği, onlar içinde iste!
49)Hata yapıpta insanları hakkında konuşturma!
50)Sana birisi bildiğin birşeyi anlattığında, tamam, tamam, deyipte sözünü
kesme! Onu dinle, konuşmasına fırsat ver!
51)Bir konuda ihtilafın olduğunda, ille kendini haklı çıkarmak için değilde,
hak olanın, doğru olanın kabul edilmesi için konuş!
52)Emanete hiyanet etme!
53)Bu nasihatlere uyan Allahın 'veli' kulu olur.Allahın razı olduğu kul olur.
15 Aralık 2012 Cumartesi
SEVEN SÖYLESİN!!
Müminler; birbirlerini sevmekte, birbirlerine merhamette, birbirlerine şefkat göstermekte tek vücut gibidir.
Biriniz kardeşini (Allah için) seviyorsa ona sevdiğini söylesin.Ancak sevdiğini ölçülü sev! Çünkü o (sevdiğin) bir gün nefret ettiğin kişi olabilir. Nefret ettiğinden de ölçülü olarak nefret et!
Çünkü o bir gün sevdiğin dostun olabilir..
Peygamberimiz de şöyle dua buyurmuştur: Ya Rab beni senin muhabbetinle ve seni sevenleri sevmekle ve senin muhabbetine beni yakın eden şeyi sevmekle de bahtiyar eyle ve muhabbetini bana soğuk suyu sevmekten daha sevgili kıl.
Hz. Peygamber’in bu güzel duasına, âdeta cevaben Allah Teâla şöyle hükmetti: Benim rızam için birbirlerini sevenlere, benim için bir araya gelenlere, benim için birbirlerini ziyaret edenlere ve benim için birbirlerine yardımda bulunanlara sevgim vacip olmuştur..
O halde amellerin en üstünü, Allah için sevmek, Allah için nefret etmektir. Çünkü iman etmedikçe cennete giremezsiniz, birbirinizi sevmedikçe de iman etmiş olmazsınız...
SÛKUT
Edep üzere bir sükût; hayrı ifade etmeyen her türlü sözden,velev ki doğru, güzel, tatlı olsun daha hayırlıdır.
''Sükut eyledim,
''Kahrı var'' dediler.
Biraz söyledim, ''Zehri'' var dediler.
Sustum, kahrından susuyor dediler;
Biraz konuştum, zehrini kusuyor dediler."
( Hz. Mevlana)
14 Aralık 2012 Cuma
CUMA GÜNÜNÜN FAZİLETİ
Cuma günü müminin bayramıdır....
Resulullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurmuşlar:
Üzerine güneş doğan en hayırlı gün cuma günüdür. Âdem o gün yaratıldı, o gün cennete konuldu ve yine o gün cennetten çıkarıldı....
Cuma gününde bir zaman vardır ki, şayet bir müslüman namaz kılarken o vakte rastlar da Allah'tan bir şey isterse, Allah ona dileğini mutlaka verir...
Resûl-i Ekrem o zamanın pek kısa olduğunu eliyle gösterdi.....
Günlerinizin en faziletlisi cuma günüdür. Bu sebeple o gün bana çokca salâtü selâm getiriniz; zira sizin salâtü selâmlarınız bana sunulur...
Her kim cuma günü abdest alırsa ne iyi eder; hele gusül alırsa, o daha iyidir....
Bir kimse güzelce abdest alarak cuma namazına gelir, hutbeyi ses çıkarmadan dinlerse, iki cuma arasındaki ve fazla olarak üç günlük daha günahları bağışlanır. Kim hutbe okunurken çakıl taşlarıyla oynarsa, boş ve mânasız bir iş yapmış olur....
Cuma Namazları Büyük günahlardan kaçınıldığı sürece, beş vakit namaz ile iki cuma ve iki ramazan, aralarında geçen günahlara keffaret olur...
Bazı kimseler cuma namazlarını terketmekten ya vazgeçerler veya Allah Teâlâ onların kalplerini mühürler de gafillerden olurlar....
Cuma günü veya gecesi ölen mümin, şehid olur, kabir azabından kurtulur...Ebu Nuaym
10 Aralık 2012 Pazartesi
BESMELE'NİN FAZİLETİ
Besmele Kur’ân’da 114 defa nâzil olan bir âyettir. Bu âyette Allah üç ismiyle zikredilir. Müslümanlar bu âyeti dillerinden düşürmezler ve böylece her hayırlı işte Allah’ın adını anarak Allah’ın kudretine, inayetine ve merhametine sığınırlar. Mânâsı, Rahman ve Rahim olan Allah’ın adıyla demektir....
Besmele 19 harf dir. Buda Cehennem Zebanilerinin sayısına denktir...
Kim Besmeleyi çok okur, bunu adet haline getirirse, Allah; okuyanı Zebanilerden korur. Ayrıca okuyanın rızkını çoğaltır, dünya ve ahirette makam ve mevkisini arttırır. (Okuyacak kişi haram yememiş ve tam bir itikat ile şüphe duymadan, kalben inanarak, abdestli olarak okuması gerekir.)...
Besmeleyi günlük hayatta dilinden hiç düşürmeyenin Allah ölüm acısını hafifletir, kabir sorularını basitleştirir, kabir azabından korur, hesabı kolay ve zahmetsiz olur....
Besmele zalim ve adaletsizlik yapan hakimin yüzüne karşı 50 defa okunursa, okuyana karşı hakim baş eğer, hakimin şerrinden güven içinde olur...
8 Aralık 2012 Cumartesi
Sabır
Sabır, kulluk bilincinin ruhu İbadet vucud ise Sabır onun özü ve manasi hatta yüreği.Onun için '' Allah ancak sabredenlerle beraberdir''.......
7 Aralık 2012 Cuma
Ölümü Düşünüyorum
Ölümü düşünüyorum
O büyük yalnızlık içindeyim
Kulaklarımda duymadığım bir musiki
Kaskatı kesilmişim, kalbim durmuş
Artık hiç bir şeyi görmüyor gözlerim
İçimde ne bir umut, ne yaşama zevki
Elim, ayağım buz gibi olmuş
Ölümü düşünüyorum
Kulaklarımda duymadığım bir musiki
Ölümü düşünüyorum
Laleli'de bir sokaktan tabutum geçiyor
Saygı duruşunda bilmediğim insanlar
Bütün pencereler açık biri kapalı
Kederlerim, ümitlerim, hayallerim
Ve gelen bir iki dost mezarlığa kadar
Sonra kadınlar kadınlar gözleri yaşlı
Ölümü düşünüyorum
Bütün pencereler açık biri kapalı
Ölümü düşünüyorum
Şimdi beni gömüyorlar bak
Ağlıyorsun, ellerinde dağ menekşeleri
Hazin bir parıltı gözbebeklerinde
İçin izyanla doluyor, kahroluyorsun
Hatırladıkça geçmiş günleri geceleri
Bir acı ki öyle büyük öyle derinde
Ölümü düşünüyorum
Ağlıyorsun, ellerinde dağ menekşeleri
Ölümü düşünüyorum
Dediği çıkmıyor Cahit Sıtkı'nın
Otuz beş duvarını aşamıyorum
Üzülme sevdiğim artık ayrılıyoruz
İnan yokluğuma ben de bir ölüyüm
O yalan dünyanızda yaşamıyorum
Yıl 1961, ya Haziran ya Temmuz
Ölümü düşünüyorum
Üzülme sevdiğim artık ayrılıyoruz.
Cahit Sıtkı Tarancı
5 Aralık 2012 Çarşamba
Gidiyorum...
Gidiyorum..
Bütün cocuklugumu gencligimi birakarak
Yeni umutlar yeni yarinlar yeni acilan kapilar aramaya
Yani kendimi aramaya bulmaya
Gidiyorum....
Butun dost bildiklerim yalan olmussa dunyamda
İste gidiyorum bende yeni bir dunya kurmaya.
Gidiyorum.....
3 Aralık 2012 Pazartesi
SADAKAT
Müslümanlar sözlerinde ve işlerinde sadık olmalıdırlar. Muamelelerinde ve iş münasebetlerinde çeşitli hile ve dalâverelerle birbirlerini aldatanlar hâindirler.
Peygamberimiz "Bizi aldatan bizden değildir" buyurmuştur. Dostluk, kardeşlik ve vefâkârlık da bir sadâkattir.
Verilen sözü yerine getirmek, ahdinde durmak, borcu ödemek, din ve akılca lüzumlu görülen işleri ifâ etmek, emanetlere riayet etmek, üzerine aldığı vazifeleri-hakkını vererek- yerine getirmek ve vazifeleri ehline vermek de sadâkattir, aksi ihânettir.
Hakkı bilerek ibadet ve taâtlerde ve kul haklarında tam bir sadakat gösteren, kötü huy ve nefsin âfetlerinden temizlenen kimse sadâkatli (sadık)" mü`mindir.
Mü`minlerde sadâkatül-hakk (hakka bağlılık) en önemli esas ve temel vazifedir.
Sırf Allah rızası için, iyilik ve hayır yollarında yardımlaşmak için sıdk ve ihlâs ile dostluk etmek de sadâkattir. Allah için doğruluk ve dürüstlük uğrunda, iman yolunda meydana gelen sadakati (dostluğu) muhafaza etmenin sevabı pek büyüktür.
Bu konuda Hz. Peygamber (s.a.v) şöyle buyurmuştur: "Allah Teâla Kıyamet gününde; ‘benim büyüklüğüm için birbirini sevenler (yani dost olanlar) nerede? Onları, benim himâyemden başka bir gölgenin olmadığı himayem altında gölgelendireyim’ diye buyurur" (Müslim)
30 Kasım 2012 Cuma
Necip Fazıl Kısakürek(kendi sesinden)
RUH
Ya bin yıl, ya bin asır sonra o gün gelecek.
Koklarken küllerimi mezarımda bir böcek
O kadar yanacak ki, bir yüksüklük toprağım,
Yerden bir damar gibi kopup fışkıracağım!
Ve birden bakacağım, her tarafım bitişmiş,
Başım, toprak altında bir maden gibi pişmiş.
Nefesten daha ince bir ipek kumaş derim;
Fosfordan daha parlak, ince uzun ellerim.
Dalacağım kendimin hayran hayran seyrine,
Diyeceğim: Bu dönen şeyler eski yerine,
Benim diye baktığım şeyler miydi bir zaman?
Külümün rüyası mı yoksa gördüğüm?.. Aman!
Başımda açılacak fânilerin seması,
Ve onların toprağa gerçek diye teması,
Bir tatlı vehim gibi içimi bayıltacak;
Toprağın, koşacağım, üzerinde yalnayak;
Şehrin, dolaşacağım kuş gibi etrafında;
Bir beyaz hayaletin upuzun çarşafında,
Gezeceğim, doğduğum evin odalarını.
Geceleyin, koskoca şehrin lambalarını,
Bir keskin üfleyişim söndürmeye yetecek;
Korku, şehrin çelikten sesini tüketecek.
Herşey susacak o ân, çalınacak kapılar;
Kiremitleri yaprak yaprak alan bir rüzgâr,
Ağzımdan haykıracak, uzun, gizli, çapraşık...
Erişilmez fikir ki, düğüm düğüm dolaşık...
Sarıldıkça boşanan yumak, çözülen demet;
Başı görünmez hayâl, sonu gelmez nedamet...
29 Kasım 2012 Perşembe
Risale-i Nur
Risale-i Nur
İnsan, bütün hayvanlardan mümtaz ve müstesna olarak, acip ve lâtif bir mizaç ile yaratılmıştır. O mizaç yüzünden, insanda çeşit çeşit meyiller, arzular meydana gelmiştir. Meselâ, insan, en müntehap şeyleri ister, en güzel şeylere meyleder, ziynetli şeyleri arzu eder, insaniyete lâyık bir maişet ve bir şerefle yaşamak ister.
Şu meyillerin iktizası üzerine, yiyecek, giyecek ve sair hacetlerini istediği gibi, güzel bir şekilde tedarikinde çok san’atlara ihtiyacı vardır. O san’atlara vukufu olmadığından, ebnâ-yı cinsiyle teşrik-i mesai etmeye mecbur olur ki, herbirisi, semere-i sa’yiyle arkadaşına mübadele suretiyle yardımda bulunsun ve bu sayede ihtiyaçlarını tesviye edebilsinler.
Fakat insandaki kuvve-i şeheviye, kuvve-i gadabiye, kuvve-i akliye Sâni tarafından tahdit edilmediğinden ve insanın cüz-ü ihtiyarîsiyle terakkîsini temin etmek için bu kuvvetler başıboş bırakıldığından, muamelâtta zulüm ve tecavüzler vukua gelir. Bu tecavüzleri önlemek için, cemaat-i insaniye, çalışmalarının semerelerini mübadele etmekte adalete muhtaçtır.
Lâkin her ferdin aklı, adaleti idrakten âciz olduğundan, küllî bir akla ihtiyaç vardır ki, fertler, o küllî akıldan istifade etsinler. Öyle küllî bir akıl da ancak kanun şeklinde olur. Öyle bir kanun, ancak şeriattır. (İşaratü`l-İ`caz )
Bediüzzaman Said Nursî
28 Kasım 2012 Çarşamba
Hadis-i Şerifi..
.
Ebu Ümame (ra) anlatıyor: Resulullah (sav) buyurdular ki:
"Kim haksız olduğu bir münakaşayı terk ederse, kendisine cennetin kenarında bir ev kurulur. Haklı olduğu bir münakaşayı terkedene de cennetin ortasında bir ev kurulur. Kim de ahlakını güzelleştirirse, ona da cennetin en yüksek yerinde bir ev kurulur.”
26 Kasım 2012 Pazartesi
OKUMA SEVDASI
Allah (cc) indirdiği ilk ayetler Alak suresinin ilk beş ayeti okuma ile ilgilidir. 1.Oku O yaratan Rabbinin adıyla! 2.İnsanı bir kan pıhtısından yarattı! 3.Oku, O, cömenliğinin sonu olmayan Rabbindir! 4.Kalem ile yazmayı öğreten de. 5-O, insana bilmediği şeyleri öğretti.” Allah (cc) bu ayette sadece peygambere hitap etmemekte, tüm insanlara okumalarını söylemekte ve onlara okumanın önemini belirtmektedir. Allah (cc) bu ayette bize ilme ulaşmanın yolunu göstermektedir. Okuyarak insanlar ancak bilmediklerini öğrenip, topluma faydalı bir birey haline gelebilirler. Ama eğer o kişi okumaz ise cahil kalır, topluma ve kendisine zarardan başka bir şey getirmez. Hz. Ali (as) buyurdu ki:"bana bir harf öğretenin kırk yıl kölesi olurum" “Her türlü kötülük cehaletten doğar.” sözü okumanın önemini belirtiyor.. Kötülük, cehaletten doğduğu gibi, cehalette boş kalıp zamanını iyi değerlendirmeyip, kendini öğrenmeye vermemekten doğar. İnsanı cehaletten kurtaracak şey de ilimdir. Yine Hz. Ali (as) buyurdu ki: “İlim cehaleti yok eder ve asalet kazandırır. Peki ilmi okumadan kazanabilir miyiz? Tabiî ki hayır. İnsan çaba sarf etmeden emek vermeden ilme ulaşamaz. Her şeyin bir bedeli vardır. İlmin bedeli de okumak, çalışmaktır...
25 Kasım 2012 Pazar
ÖZÜNE İNMEK
SÖYLEYECEK ÇOK SÖZÜM VARDI
SANA VE YAŞAMA DAİR,
SÖYLEYEMEDİM!
LAL OLDU DİLLERİM.
SUSTUM!
ÖYLECE KALDIM!
VE SONRA
SÖYLEMLERİMİ HİÇ DÖNMEMEK ÜZERE !
SÖZÜMÜN ÖZÜ'NE GİZLEDİM,
VE
ANCAK GİZLENDİĞİ YERDE ÖZÜNE İNEBİLDİM ...
SÖZÜN ÖZÜNDE
Başkasının ayıbından bahsetmek istediğin zaman, kendi nefsinin ayıplerını hatırla.
(Hadis)
Cevahir var iken pul neye yarar, aczini bilmeyn kul neye yarar, herkes bir yol tutturmus gidiyor Mevlaya varmayan yol neye yarar.
İnsanın sözü hikmet, bakışı ibret ve susması ders olmalıdır
Geçmişi dert etmek, yeni dert edinmektir.
(Shakespear)
İslamiyet güneş gibidir üflemekle sönmez, gündüz gibidir göz yummakla gece olmaz. Gözünü kapayan yalnız kendine gece yapar...
Cennet cennet dedikleri , bir kaç köşkle bir kaç huri,isteyene ver onları. Bana seni gerek seni.
(Yunus Emre)
Yumuşak olma ezilirsin, sert olma kırılırsın.
(Victor Hugo)
Bilmediklerimi ayağımın altına alsaydım
başım göğe ererdi.
( İmam-ı Azam )
İstediğini söyleyen kişi, istemediğini işitir.
(Atasözü)
Bir yerde küçük insanların büyük gölgeleri oluşuyorsa orada güneş batıyor demektir.
(Çin Atasözü)
Olgun insan, güzel söz söyleyen değil, söylediğini yapan ve yapabileceğini söyleyen insandır.
(Konfüçyus)
Cesaret insanı zafere,kararsızlık tehlikeye, korkaklık ise ölüme götürür.
(Yavuz Sultan Selim)
İnsanlar başaklara benzerler, içleri boşken başları havadadır, doldukça eğilirler.
(Montaigne)
Az düşünen çok konuşur.
(İsviçre Atasözü)
Hiçbir zaman çıktığın kapıyı hızla çarpma. Geri dönmek isteyebilirsin.
(Don Herold)
Silgi kullanmadan resim çizme sanatına hayat denilmektedir.
(John Christian)
En iyi nasihat; iyi örnek olmaktır.
( Malcolm X )
Bencillik dostluğun zehiridir.
(Balzac)
Insan dini kadar insandir, dünya yalandir, önemli olan tek gercek sey imandir, ona sigindiginda ruhunu huzur kaplar ve benligin daima mutlu kalir.
Said Nursi
Bu müthis düsmanlariniza karsizirhiniz, Kur’an tezgahinda yapilan takvadir.
Ve siperiniz, Resul-i Ekrem’in sünnet-i seniyyesidir. Ve silahiniz, istiaze ve
istigfar ve hifzi ilahiyyeye ilticadir.
Mevlana
Her gün bir yerden göçmek ne güzel...
Her gün bir yere konmak ne ala...
Bulanmadan, donmadan akmak ne hoş...
Dünle beraber gitti cancağızım.
Ne kadar söz varsa düne ait,
Şimdi yeni şeyler söylemek lazım.
Mevlana
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)