29 Eylül 2013 Pazar

Bediüzzaman Said Nursi'den Altın Sözler

Hiçbir Nur Talebesi yoktur ki, sınıfının en fazîletlisi, en çalışkanı olmasın.

Ya Rabbi, bana ve ihvanıma (kardeşlerime) iman-ı kâmil ve hüsn-ü hâtime ver. 

Böyle dehşetli bir asırda insanın en büyük meselesi imanını kurtarmak veya kaybetmek davasıdır.. 

Sünnet-i Seniye, edebdir. Hiçbir mes’elesi yoktur ki, altında bir nur, bir edeb bulunmasın!

İnsanın Allah'a karşı ubudiyet, vazifesidir. Terk-i kebair takvasıdır. Nefis ve şeytanla uğraşması, cihadıdır.

Evet şu güzeran-ı hayat bir uykudur, bir rü'ya gibi geçti. Şu temelsiz ömür dahi, bir rüzgâr gibi uçar gider.

Senin gönlünü kıran olursa, "buna benim nefsim müstehaktır" de ve gönlünü kıranın gönlünü hoşnut eyle. 

Hased ve kıskançlıkta öyle bir muaccel ceza var ki: O hased, hased edeni yakar. 

İhlâsı kıracak esbabdan yılandan, akrepten çekindiğiniz gibi çekininiz.

Baş ile yapılan secde Allah için olursa ibadettir, gayrısı için dalalettir.

                                                                                          Bediüzzaman Said Nursi

12 Eylül 2013 Perşembe

Akıl sahipleri için ibretler vardır..

Kuşkusuz göklerin ve yerin yaradılışında, gece ile gündüzün birbiri ardınca gelip gidişinde
(dünyanın dönüşünde), akıl sahipleri için ibretler vardır. Onlar ayakta iken, otururken ve
yanları üzerine yatarken Allah’ı zikrederler, göklerin ve yerin yaradılışını düşünürler
(ve derler ki:) “Ey Rabbimiz! Sen bunu boş yere (hikmetsiz) yaratmadın. Seni tenzih ederiz,
bizi ateşin azabından koru.” (Âl-i İmran - 190 - 191)

Peygamberimiz (s.a.v.) buyuruyor:
Bu âyet-i okuyup da düşünmeyene (tefekkür etmeyene) yazıklar olsun! (Müslim)
İşte Kur’an’daki mânevî programlardan biri de bu âyet-i kerîmedir. Bu âyette, “göklerin ve yerin
yaradılışında, gece ile gündüzün birbiri ardınca gelip gidişinde ve uzayıp kısalmasında nefsin
tutsağı olmayan akıl sahipleri için ibretler vardır” buyuruluyor.

Peygamberimiz (s.a.v.) buyuruyor:
Bir saatlik tefekkür (ibretle düşünme), bir yıllık (nâfile) ibâdetten hayırlıdır. (İbni Hibban)
Bir saatlik (yani bir anlık) düşünme ibâdeti, gafletle yapılan bir yıllık nâfile ibâdetten hayırlıdır.
Çünkü şeytani, dürtülerden, hayâl ve evhamlardan arınarak varlıklar âlemini tefekkür eden
kimsenin gönlü uyanır, îmanı taklitten tahkik (kesinlik) derecesine ulaşır ve gerçek mü’minlerden
olur. Bizler de îmanımızın tahkik derecesine ulaşması için bu âyetin ışığında önce üzerinde
yaşadığımız dünyaya, atmosfere ibretle bakalım ve sonra uzay yolculuğuna çıkalım.
Güneşin uydusu olan dünyanın ekvator çapı 12.756 km. ve toplam yüzey alanı 510.200 milyon km²
olup, bunun yüzde 70,8’i su ve yüzde 29,2’si karalarla kaplıdır.
Dünya saatte 1666 km. hızla 24 saatte kendi ekseni etrafında bir defa döner ve bu dönüşünden
gece-gündüz meydana gelir. Ancak dünyanın ekseni yerküresi ile güneş arasındaki doğruya tam
dik olmayıp 23,5 derece eğik olduğundan, sadece ekvator üzerinde gece ile gündüz her zaman eşit,
diğer yerlerde ise geceler ve gündüzler sürekli uzayıp kısalır. Bizler küçücük bir kaya parçasını
kaldırmada zorlanırken, dünya denilen bu dev kütleyi yaratan, uzay boşluğunda bir yörüngeye oturtan
ve 150 milyon km. uzaklıktaki güneşin çekim gücüne bağlayan Allah, gerçekten sonsuz ve sınırsız
güç sahibidir.

Hataların Silinmesi


Ebu Hüreyre radıyallahu anh anlatıyor: "Resulullah aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki: Allah'ın hataları silmeye ve dereceleri yükseltmeye vesile kıldığı şeyleri size söyleyeyim mi? Evet, ey Allah'ın Resulü, söyleyin! dediler. Bunun üzerine saydı:Zahmetine rağmen abdesti tam almak. Mescide çok adım atmak. Bir namazdan sonra diğer namazı beklemek. İşte bu ribâttır. İşte bu ribâttır. İşte bu ribâttır.
Müslim, Tahâret 41, (251); Muvatta, Sefer 55, (1,161); Tirmizi, Tahâret 39, (52); Nesâi, Tahâret 106.